İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

1956 Macar Devrimi

Hazırlayan: Hungarolog Onur Şahin

1956 Macar Devrimi (Macarca: 1956-os forradalom) veya Macar Ayaklanması, 23 Ekim’den 10 Kasım 1956’ya kadar süren, Macaristan’daki komünizmin varlığına ve Sovyetlerin dayattığı politikalara karşı ülke çapında bir devrimdi. II. Dünya Savaşı’ndan sonra Sovyetlere yönelik ilk büyük çaplı tehditti.

1956 Macar Devrimi

Ayaklanmaya Giden Süreç

II. Dünya Savaşı sonrasında Macaristan Sovyet güçleri tarafından işgal edildi. Daha sonra 1948 yılında Stalin’in desteğiyle komünist bir hükümet iktidara geldi. Bu kurulan hükümetin başında ise Stalin’e oldukça bağlı biri olan Mátyás Rákosi vardı. II. Dünya Savaşı sonrası Macar ekonomisinde para biriminin değer kaybı ve enflasyon gibi sorunlar vardı. Rákosi 1950 yılında sanayi üretimini artırmayı amaçlayan beş yıllık bir plan açıkladı. Gerçekte ise bu plan Macaristan’ın mevcut endüstriyel yapısını oldukça zayıflattı. 1952 yılına gelindiğinde Macaristan’da işçilerin ücretleri 1949 yılındaki düzeyinin ancak yüzde 82’sine ulaşıyordu. Devlet tahvillerine zorunlu üyelik, kişisel geliri daha da düşürdü. 1952’de işçilerin ve çalışanların harcanabilir geliri 1938’deki gelirlerinin yalnızca %60’ına denk geliyordu. Yaşam koşulları giderek kötüleşiyordu. Ekonomide yaşanan bu sıkıntılar işçiler kadar halkın tüm kesimini de etkiliyordu. Rejimden memnuniyetsizlik doruk noktasına çıkmıştı. Köylülerin muhalefetine rağmen kurulan tarım kooperatiflerinde de durum hiç iç açıcı değildi. Üretim oldukça verimsizdi. 1952’deki tarım üretimi savaş öncesi düzeyin %79’una anca ulaşıyordu. Tüm bu ekonomik sıkıntıların yanında Devlet Güvenlik Teşkilatı (Államvédelmi Hatóság-ÁVH) aracılığıyla yapılan antidemokratik uygulamalar, baskı ve tutuklamalar da tüm hızıyla sürüyordu. Mátyás Rákosi yönetimi altındaki Macaristan, diğer Doğu Avrupa ülkelerine kıyasla en sert, kapalı ve halktan kopuk olanıydı.

Mátyás Rákosi
Macaristan’da halkın yönetime tepkisi giderek artıyordu. Bu durum Sovyetler Birliği’ni endişelendirmeye başladı. Başbakan Mátyás Rákosi Kremlin’e çağrıldı. Rákosi, Stalin’in en sadık öğrencilerinden biriydi ama 1953 yılına gelindiğinde artık tüm kredisini tüketmişti. Sovyetler onun başbakanlık görevini Imre Nagy’e devretmesini istiyordu. Temmuz 1953’te Rákosi koltuğunu Imre Nagy’e bıraktı ve sadece parti liderliğiyle yetindi. Sovyetler, kendilerine çok da uygun olmayan bir kişiyi seçmişlerdi. Imre Nagy başbakan olduğu ilk gün parlamentoda yaptığı konuşmada Sovyetler’in Macaristan’daki varlığını eleştiriyordu.
Imre Nagy
Başbakan Imre Nagy ekonomi alanında bazı reformlar gerçekleştirdi. Ağır sanayi yatırımları azaltıldı, bunun yerine hafif sanayi ve gıda endüstrisi yatırımları arttırıldı. Siyasi baskıları azaltmak için çabaladı. Verimsiz tarım kooperatiflerinin ve çalışma kamplarının kapatılacağını, Macaristan’daki polis terörüne son verileceğini söylüyordu Imre Nagy. Batılı ülkelerle ilişkileri geliştirmek istiyordu. Tüm bu uygulamalar Sovyetler’de rahatsızlık yarattı. Mátyás Rákosi’nin eski etkinliği de giderek artıyordu. 1955 yılında Imre Nagy başbakanlık görevinden alındı ve partiden ihraç edildi. Macaristan’ın yönetimi tekrar Mátyás Rákosi’ye geçmişti. 1956 yılındaki Macar devrimine giden süreç işte böyle gelişti.
 

Macarların Ayaklanışı

Kruşçev’in Stalin’i suçlamasından Süveyş Krizine kadar, 1956 yılıSoğuk Savaş dünyasında önemli değişiklikler ve krizlerin yaşandığı bir yıldı. Yine de o yıl başka hiçbir olay Macar Devrimi kadar dramatik değildi. Cesur ama başarısız olan bir ayaklanma, Sovyet güçlerini Ekim ayı sonunda Macaristan‘dan neredeyse sürüyordu.

Benzeri görülmemiş halk isyanı, Avrupa‘da savaş sonrası düzeni kısa bir süre altüst etti ve sözde halk demokrasileri üzerindeki kontrollerinin tehlikede olduğunu hisseden Sovyet liderlerini derinden rahatsız etti. Kremlin, devrimi acımasızca bastırsa da Macaristan‘daki kriz Sovyetler Birliği’nin güvenilirliğine ciddi bir darbe indirdi.

25 Ekim 1956 - Macar göstericiler Budapeşte'de yürüyor.

Polonya’daki benzer protestolarla cesaretlenen Macar öğrenciler 22 Ekim 1956 tarihinde, ekonomik reformlar, Mátyás Rákosi ve diğer Macar Stalinistlerin görevden alınması ve Macaristan’da 1944 yılından beri konuşlanmış olan Sovyet ordusunun geri çekilmesi dahil olmak üzere “On Altı Nokta” olarak bilinen bir talep listesi yayınladılar. 23 Ekim 1956 tarihinde bir dizi barışçıl öğrenci gösterisiyle başlayan eylem, hızla Budapeşte ve Macaristan‘ın diğer bölgelerinde silahlı ayaklanmaya dönüştü.

Parlamento Meydanı‘ndaki göstericiler, reformist eski Başbakan Imre Nagy‘i, hareketi barışçıl bir sonuca yönlendirmek umuduyla başbakanlık görevine devam etmeye çağırdı. Protestocuların desteğiyle Imre Nagy tekrar başbakanlık koltuğuna oturdu.

Başbakan Imre Nagy - Ekim 1956
25 Ekim 1956 tarihinde aynı meydanda silahsız sivillerden oluşan kalabalıklar vurularak öldürüldüğünde, devrim, Macar güvenlik güçleri tarafından desteklenen silahlı sivillerden oluşan gruplar ile Sovyet birlikleri arasında topyekün bir savaşa dönüştü.
Çatışmalardan bir bölüm...
Kızıl Ordu askerleri ve Sovyet amblemleri ilk hedefler arasındaydı. Protestocular, Kahramanlar Meydanı’nın yakınında bulunan Stalin heykelini yıktılar, geride sadece çizmelerini bıraktılar ve heykelin başını kesmeden önce dev metal gövdesini şehir merkezine kadar sürüklediler. Sovyet kızıl yıldızları binalardan kaldırıldı ve Rus mağazaları “Ruszkik haza!” (Ruslar, eve gidin!) sloganıyla tahrip edildi.
Ruszkik Haza! sloganı yazılmış bir dükkan
Göstericiler, üç renkli Macar bayrağının ortasından Sovyet amblemini kesip çıkardılar. Bu bayrak anında devrimin sembolü haline geldi. Macaristan’ın savaş sonrası Komünist rejimiyle bağlantılı Macarlar da kamuoyunda ilan edildi. Direnişçilerin Macaristan’ın nefret edilen devlet güvenliği (ÁVH) görevlilerine karşı misillemeleri Budapeşte sokaklarında ortaya çıkan tansiyonu daha da artırdı.
Budapeşte'de sokak çatışmaları...

Tüfekler ve molotof kokteylleri ile donanmış, yetersiz donanımlı ancak oldukça hareketli savaşçılar, Sovyet tanklarını devirmek ve kavşaklardaki saldırıları püskürtmek için oldukça etkili olduklarını kanıtladılar. Gerçek bir askeri eğitim almamış genç erkekler ve kadınlar, Kızıl Ordu‘ya üstünlük sağlayan bu birimlerin çoğunu oluşturuyordu. Bu arada, Özgür Avrupa Radyosu‘nda Macarca yapılan yayınlar, isyancıları savaşa devam etmeye teşvik ederek, insanların Amerikan yardımının çok yakın olduğuna dair umutlarını artırdı. Bununla birlikte, tüm devrim boyunca, ABD Başkanı Dwight D. Eisenhower’ın yönetimi yalnızca gönülsüz dayanışma açıklamaları yayınladı. Mısır’daki Süveyş krizinden endişe duyan ve Sovyetler Birliği ile silahlı çatışmadan kaçınan ABD, kenarda kaldı.

Ayaklanma başlangıçta başarılı oldu. 28 Ekim 1956 tarihinde ateşkes ilan edildikten sonra Sovyet güçlerinin geri çekilmeye başlamasıyla Budapeşte‘deki atmosfer coşkuluydu. İmkansızlıklara rağmen, ağır teçhizatları olmayan Macarların güçlü Kızıl Ordu’yu yenmeyi ve kendilerini Sovyet egemenliğinden kurtarmayı başardıkları ortaya çıktı. Yakalanan tankların tepesinde silah tutan ve resimler için poz veren sevinçli sivillerin görüntüleri dünyayı şaşkına çevirdi. Ancak Macarlar için bu sevinç gösterileri kısa ömürlü oldu. Bu arada Başbakan Imre Nagy 01 Kasım 1956 tarihinde yaptığı açıklamada Macaristan’ın Varşova Paktı’ndan ayrıldığını açıkladı. Birkaç gün sonra, Sovyet lider Kruşçev ve yakın çevresi, Macaristan’ın Doğu-Orta Avrupa’da Moskova’nın otoritesini reddeden ilk Sovyet uydu devleti olması ihtimaline karşı kaba kuvvetle Budapeşte’de düzeni yeniden sağlamaya karar verdi.

Macarlar tankın üstünde zafer kutlaması yapıyor.
04 Kasım 1956 günü sabah saatlerinde Sovyet birlikleri, isyanı bastırmak ve yeni başbakan olarak János Kádár‘ı yerleştirmek için Kasırga Operasyonu’nu başlattı. Sovyet güçleri hem aldatma taktiği hem de ezici ateş gücünü kullanarak son direniş cephelerini bir hafta içinde ortadan kaldırdı ve devrimci hükümetin liderlerini tutukladı.
Kasırga Operasyonu'ndan sonra Budapeşte sokakları
Imre Nagy ve devrimin diğer üst düzey Macar yetkilileriHaziran 1958‘de hızlı bir şekilde yargılandı ve idam edildi. Bu, 2.600 Macar‘ın hayatına mal olan ve Batı Avrupa’ya sığınmak isteyen yaklaşık 200.000 Macar’ın kitlesel göçünü tetikleyen bir devrimin hazin sonuydu.
Devrimin Sembolü - Sovyet Sembolü çıkarılmış Macar Bayrağı
Macaristan‘da her yıl 23 Ekim‘de “Özgürlük Günü” olarak kutlanan milli günde 1956 Macar Devrimi‘nin kahramanları saygıyla anılıyor.
23 Ekim - Özgürlük Günü